Cumartesi, Aralık 11, 2010

Gerçekten saçma bir gün. Olmaması, baştan başlamaması gereken bir gün. Saat daha 13.31. Çoktan gece olmuş gibi. Erken kalkmaya alışığım ve sabah bir şeyler yapmaya. Günün yarısını yemişim. Kalkalı yarım saat bile olmadı. 13 saat uyumuşum. Tek istediğim yeniden uyumak ve ılık bir sabaha uyanmak. İçim zaten donuk, dışım da üşüyor. Hava soğuk.

Gerçekten saçma bir gün. Durup dururken dünyanın tüm kederini sırtlamış gibiyim. Omuzlarım kalkmıyor.Karda askerlerini kaybetmiş kumandan, siyah ojesi bozulmuş emo, bir kızla buluşmaya giderken yağmura yakalanmış mohawk gibiyim lan. "I hate myself and I want to die" diyen ergen gibiyim. püff.

Gerçekten saçma bir gün. Uyanır uyanmaz içimi ısıtacak, bünyeyi az da olsa toparlayacak şeyler düşündüm. Bulamayıp "çok mutsuzumm lhaann" diye ağlamaya başladım sinirimden. Kedi geldi o esnada sümüklü sümüklü "pisi pisii" dedim. Gelmedi sonra. Kaçtı küçük *öt. Ağlamam çok uzun sürmedi. Ellerimle yüzümü örtmek, yastığa kapanmak gibi bir iki sıradan numaradan sonra sustum. Kendimi kamerayla izler gibiyim bir yandan. Etrafımda istediğim şeyi bana verecek kimse olmadığını fark edinceye kadar sürdü ağlamam, bir nevi yalandan ağlayan çocuklar gibi falan işte.

Gerçekten saçma bir gün. Tuvalette bir komşunun ıslık çaldığını duydum. Sanki bahar gelmiş gibi. Sanki düğün alay varmış gibi. Sanki bir halt varmış gibi. Beynini ezesim geldi. Bugün insanlara kötü davranmak istiyorum. Kötücül kötücül fikirler beynimde. Birilerine gidip "Kıçıma benzemişsin ve bir de kendini güzel sanıyorsun ki bu da salak olduğunu gösterir. Hangisi daha kötü bilemiyorum" falan demek istiyorum. Bu gün hiç tanımadığım birine sırf keyfimin kahyası öyle istiyor diye kötü davranmak istiyorum.

Gerçekten saçma bir gün. Yapmam gereken çok şey var. Dağılmış giysiler, bulaşıklar, evin her yanındaki dolu küllükler, oturma odasını yukarıya taşımalıyım, ablama elli kere başlayıp bitiremediğim cevap mailini atmalıyım, iki üç kişiyi aramalıyım, beslenmeliyim bir zahmet sonra. Tek yaptığım kahve içip bu yazıyı yazmak. Bir saattir yazıyorum. Explosions in the Sky, God is Astronaut falan dinliyorum, Moody Blues'a kayıyorum. Hatta bana her zaman enerji verdiği için Natacha Atlas I put a spell on you bile dinledim. Bir halta yaramadı. Tek istediğim yeniden yatmak ve ılık bir sabaha uyanmak. Bok gibi de bir gün, ne diyeyim daha ?

Hiç yorum yok: