Cumartesi, Kasım 20, 2010

cevaben


http://geckaldik.blogspot.com/2010/10/e-dair.html

Kendi küçük dünyasında dış dünyada ne olduğunu bilmek istemeyen ve evinde kendine sarınıp düşünmek ve sessizleşmek isteyen bir hayalperestten başka bir kişi olmadığımı düşündün mü hiç ?

Tüm dünya uzak, dijital, sanal, hayali, yalan, harflerden ve geyiklerden ibaretken ve ben kendimi kodlardan oluşan tozlu, dağınık mabedime kapatmışken her şey daha güzel kokuyor, tüm sesler benim, istemediğim anda tüm dostlar, eski sevgililer, ailem, siz, sen..hepiniz uykuya dalıyorsunuz. Ve elbetteki çağımızın hastalığından müzdaribim. Fakat yanılgı şu ki tanrıcılık oynamak çok uzun süredir var, sadece hiç şimdiki kadar gerçek değildi.

Esas olan benim hissettiğim ve algıladığım hayat! Olmakta olan değil. Olan değil. Akıp giden değil. Bendeki, bende olan, benim kokladığım, konuştuğum, gözlerinin içine baktığım :)

Kendi dünyamın tanrıçasıyım, yönetim şeklim de budur. Hunim de yanımdadır :)

Hiç yorum yok: