Cumartesi, Haziran 02, 2012
BİR MİYAV GÖRDÜM UZAKLARDA..
Bugün bir kedi resmi gördüm.
Yine. Uzunca bir soru haline gelen, uzunca bir süredir görmediğim bir kedicik. Pıtıcık. Adı pıtış aslında, ama benim için pıtıcık.
Kediye sarılmış bir kadın. Annesi mi, teyzesi mi ? Annesi yüzüme pek bakmadı. Bu yüzden ben de onun yüzünü hatırlamıyorum. Kimin yüzünü bakmaya değer buldu bilmiyorum. Bilmek de istemem, kalbim kırılır zaten. Teyzesini de bir kere gördüm. hangisi bilmiyorum. Fakat önemli değil, elimde yorgun bir kadının resmi, her kırışıklık bunu anlatıyor, kim olduğu umrumda bile değil.
Serçe parmağında bir yüzük kadının, muhtemelen zamanında yüzük parmağındaydı. Bana ben yaşadım diyor. Ellerine bakıyorum tekrar, elleri bana güzel bir kadın olduğunu söylüyor. Tırnakları manikürlü ama yüzük serçe parmağında.
Ve ben nedense durup dururken ağlamak istiyorum. Üzerime güzel bir hüzün çöküyor. Hangisi olduğunu bilmediğim bu kadın bende ağlama hissi uyandırıyor.
Çünkü benim elim manikürsüz, çocuğum yok, ellerim kırışmadı ama o kedi tutuşu biliyorum, ben de kedimi bebek gibi sarıyorum. Kedi de deli camgöz; çocuk kedi, zombi kedi...
Ömrümden ömür alasıca kediciklerden biri... Pis kedi, kötü kedi derken minik kedi, bebek kedi, pıtış kedi derken kim olduğunu bilmediğim bu kadına bağlanıyorum. Onu anlıyorum, onun kırışıkları, yorulmuş kol kasları, buruk gülümseyişi oluyorum birden fark etmeden. O kedi hep bebek kedi, o çocuk hep bebek çocuk, o aşk hep bebek aşk.
Hepimiz aynı yola çıkıyoruz resimdeki kadın, kedi, olmayan adam ve ben.
.........
Bu arada bu yazı bitmişti ama pıtıcım yaa öyle bir bakıyorsun ki koca gözlerinle :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder