Cuma, Ekim 19, 2012

güve

eve geldim. yerleri sildim, çamaşır yıkadım, çamaşır katladım, bulaşık yıkadım çünkü geberingen halim devam ediyor. gerçeklik sorunu azaldı ama sabah beşte sigara içerken körler nasıl rüya görür diye düşünüyordum. bir şey yapmasam belki kendimi camdan atardım. zemin katta yaşıyorum. bir sürü komiklik olurdu. gerek yok. bu işleri de yapmama gerek yoktu. gelen giden yok, tekim. yarın cumartesi. sonraki gün pazar. ama lazımdı yoksa kafamı tansaş poşedine sokar otururdum yoksa. gerek yok. zaten poşetleri de bok gibi. işleri bitirdim üç beş kez şunu dinledim:
http://www.youtube.com/watch?v=zT3qzmyWLlg&feature=youtu.be

şimdi de bunu dinliyorum: http://www.youtube.com/watch?v=Z9IQnDRYIYU&feature=related

şu hayatta tek ihtiyacım biraz daha kasvet olduğu için iyi oluyor.

sonra da arkama yaslanıp kafama yeni yıkanmış ve katlanmış bir nevresim koydum. kafamı ona koymadım ama onu yüzüme koydum. koklayıp duruyorum. balici tribi. dayak şart, evet. koku o kadar yoğun ki düşüncelerim zaten bulanık iyice bulanıyorlar, tanınmaz hale gelene kadar kokluyorum. geriye sadece koku kalıyor. evet, mal gibi yüzümde nevresim oturup müzik dinliyorum.

neyse, gerçeklik algısında düzelme var. bu sefer normalden uzun sürmüştü zaten. iyi oldu. en son sınıfta olduğunda ürkmüştüm itiraf etmeliyim, işte dedim kızım depresyon hırkasını çıkarıp deli gömleğini giyeceğin gün de geliyor. salak kafalı. neyse, o kısım geçti bence.

ay sonuna deli doktor rendevusu aldım. anlatmaktan nefret ederim, liste yapıp çıktı alacağım. olur bence, olmalı. alışveriş listesi gibi ahahahah. sayın doktor there's darkness that never goes away. the knife wants to slit me, do you think you can help me?

şu resimdeki zımbırtıların arasında uyumak istiyorum.
arkadaşlar güve bu arada, devasa ve sevgi dolu yastıklar değiller.

Hiç yorum yok: